Yabancılaşmaktan Yakınlaşmaya

YABANCILAŞMAKTAN YAKINLAŞMAYA

“Kitaplardan önce kendimizi okumaya çalışalım.” Mevlana Celaleddin Rumi


İnsanın hayat yolculuğu, bir ölçüde kendini tanıma veya tanımaya çalışma yolculuğudur. Bu yolculuğun önündeki en önemli engellerden biri de yabancılaşmadır.

Yabancılaşma, kişinin davranışlarının beklentileri ve istekleri ile örtüşmemesidir. Bu süreçte kişi hayatına yön verememekte, kendini yalnız, çevreye karşı ilgisiz ve güvensiz hissetmekte, diğer insanlardan uzaklaşmakta, hayatı anlamsız bulmaktadır. Örneğin:

Kendimi yönergelere göre hareket eden bir robot gibi hissediyorum.

Yaşamak benim için bir görev ve ben sadece o görevi yerine getiriyorum.

Kendimi dünyada tamamen yalnız hissediyorum.

Kimsenin beni anlamayacağını biliyorum.

Kimseye güvenemiyorum.

İnsanların samimi olmadığının farkındayım.

Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde bu duygu ve düşünceleri hissediyoruz ancak bu hislerin sürekli olması, yaşam kalitemizi, sağlığımızı, çevremizle olan ilişkimizi etkilemeye başlaması hâlinde bir “yabancılaşma” sorunu yaşadığımızı kabul edebiliriz.

KENDİMİZE NASIL YAKINLAŞABİLİRİZ?

İnsanın bu durumun farkında olması yakınlaşmanın temelini oluşturur. Kendi sorunlarımızı çözebilecek kaynaklara ve yeteneğe sahip olduğumuzdan hareketle sorunların çözümü noktasında küçük adımlar atabiliriz. Küçük adımları atarken açıkça iletişim kurarak yakın çevremizden ve alanında uzman kişilerden yardım ve destek alabiliriz.

Öncelikle bu koşturmaca ve zaman baskısı içinde durmalı ve neye ihtiyacımız olduğuna karar verip yola öyle devam etmeliyiz.

Bize dayatılan “Hayatı kaçırıyorsun.” fikirlerinden ve yetişemediğimiz durumlarda yaşatılan suçluluk duygusundan uzaklaşmalıyız. Gereksiz kalabalıklarda kaybolmadan sadeleşmeliyiz, hayatımızdan bizi yoran yıpratan vaktimizi çalan, kendimize ve sevdiklerimize vakit ayırmamızı güçleştiren yükleri adım adım atarak sadeleşmeliyiz.

Ne istediğimizi belirlemeli, bunu da bencil olmadan, kendimizi, ailemizi, dostlarımızı önceleyerek, yanımızda ve yakınımızda olanları fark ederek doğaya saygı içinde gerçekleştirmeliyiz.

Değer vereceği, anlam katacağı her şeyin insanın dünyasını zenginleştireceğinden hareketle tükettiklerimizle değil deneyim ve hislerimizle, paylaşımlarımızla var olabiliriz.

Kendimizi kabul ederek, kendimizin farkında olarak, kendimize saygı duyarak, varlığımızın bir anlamı olduğunu bilerek hayatın basit ve bir o kadar da mükemmel olduğunun farkına vararak ve bu mükemmelliğe her defasında şükrederek, sevdiklerimizle birlikte nefes alarak gerektiğinde sevdiklerimize nefes ses ve dua olarak yer almalıyız bu hayatta.

 

Binay Bilge Annak

Uzman Psikolog